Gallean(adından emin değilim- og.) katkılarına
baktığıımızda sinir sisteminin anatomisi hakkında pek çok şey katmıştır. Menstural
döngüdeki anormalliklerden, başını yaralamasından, ziyadesiyle alkol
kullanmasından, aşkta hayal kırıklığına uğramayı, bunların insanlarda davranış
bozukluğuna sebep olabileceğini söylemişti.
Ortaçağ, son bin yıla
baktığımızda, Bağdat’ta ilk akıl hastanesinin açıldığını, Şam ve benzeri
şehirlerde benzerlerinin açıldığını görüyoruz.
İbni sina= avicenna. Tıp tarihinde
en çok okutulan kişidir. Ruhsal problemlerin anlaşılmasında daha pozitif bakış
açılarını yansıtan kişilerden olmuştur.
Bu devirlerden sonraki
devirlerdeki kişilere baktığımızda durum çok iç açıcı değildir. Özellikle
ortaçağa baktığımızda korkunç dogmatik olduğunu görürüz. Din, hayatı açıklamada
yegâne güçtü ve fanatik yerlere varıyordu. Varması kaçınılmazdı, çünkü dini
şeyleri metafizik şeyleri istediğin yere çekebilirsin eğer onun bir şekilde
antitezi yoksa.
Cinnet her kültürde yok. İnsanların
hangi davranışları teşvik ettiği, hangilerini etmediği açısından bakılınca, her
rahatsızlık her kültürde yok. Rahatsızlıklar kültürden kültüre, sosyal sınıftan
sosyal sınıfa değişir.
Bizde çok büyük ihtimalle
kaygı bozuklukları ve depresyon gibi rahatsızlıklar bizim kadınlarımızda çok
daha yaygındır.
Delirium, temel bilişsel
işlevlerin aksadığı bir rahatsızlığı ifade eder. Ölmek üzereyken çocukluğundaki
insanlarla konuşur. Örneğin kişi 4 yaşında gitmiş Almanya’ya o zamandan beri
bir daha arapça konuşmamış, ölmek üzereyken Arapça konuşur.
Kitlesel delilikler, yüzlerce
binlerce insanın birden çılgınca şeyler yapması şeklinde ortaya çıkmıştır.
Epidemik, insanların hayvanca
dans ettiği, bir rahatsızlık çeşidi. Bir sürü insanın birden delirmesi, demek
ki şeytan toplumumuzu istila etti fikrimizi güçlendiriyordu.
İklime, topluma göre değişen rahatsızlıklar.
Kurda dönüşmek diye bir rahatsızlık, Likantropi. Köyün dışındaki bir yerde kurt
gibi davranıyor vs. kurt davranışlarını taklit ediyor, bir kurt hayatı sürüyor.
Kara ölüm- veba 1348 1350
arasında 75 milyon insanı öldürmüştür.
15. 16. yüzyıllarda, cadı
avları olmuştur. Buna vesile olan davranışların genel ifadesi: filan kişi Hristiyanlığın
değerlerinden sapıyor ve bunu yayacak, onu ortadan kaldırmak gerekiyor. Az
buçuk o zamanın normundan sapan, herkes cadı ilan ediliyordu.
O zaman cadı diye bir şey var.
O kişi var olursa başkalarına bulaştıracak. O yüzden de temizlerlerdi. Mesela
biz bir köyüz, köyümüzden 30 kişiyi bugün yaktık ve bu yaz baktık ki ekinler
iyi değil. Ben de o yakılmaya sebep olan kişiyim. Derim ki "hala o günahkârlardan
ötürü oluyor". Doğa olayları, veba vs. talihsizlikler cadılıklara
atfediliyordu.
Delilik insanların çoğu kez
aklının ermediği bir şey olduğu için, şu anda dahi, deliler bir taraftan bir
kutsallık arz ediyorlardı ama bir taraftan da tanrının cezalandırdığı insanlar.
Delilere bir taraftan daha özenli davranılır bir taraftan korkulur, ambivalans
arz eder.
1500lü yıllarda yeni fikirler
ortaya atıldı. Paracelsus, İsviçreli bir hekim. Hipnozun ilk temellerini atan
kişilerden biridir. İnsanların davranış bozukluğunun kendi içsel süreçlerindeki
ruhsal süreçlerindeki bazı çelişkilerden kaynaklandığını söylüyor. Eğer beyne
dışarıdan metafizik bir doğaüstü bir güçle etki yapılabilirse, dolayısıyla
içerideki ruhsal çelişkiler giderilebilirse kişinin iyileşeceğini söylüyor.
Avila teresa. ispanyol kadın. Farklı,
delice davranan insanlar sanki hasta gibiler. Yani bu insanların yaptıklarını
ziyadesiyle ciddiye almak zorunda değilsiniz. Hastalık gibi bir şey var o
yüzden öyle. Vücut hasta olursa ruh da hasta olur.
Weyer. farklı olarak spesifik
uzmanlık alanı ruhsal bozukluklardı. Kendisi kilise tarafından yasaklandı.
1500lü yıllardan başlayarak
artık dünyada akıl hastaneleri başladı. Londra’da bethletem açıldı. Akıl
hastaneleri bir furya olarak başladı. Akıl hastanelerinde delilere ne
yapıyorlardı? Aslında hastaneler o zamanın dindar temiz toplumunu kirleten
delilerden temizlemek içindi, delileri zincirlerlerdi.
Zekâ geriliği olan, otistik olan,
normalden sapan herkes deliydi. Daha sonra moral tedavi- delilere daha insanca
davranılması şeklinde gelişti. Ruhsal sanılan bazı rahatsızlıkların
mikropları bulundu. Bu buluşlar ile tekrar bedene yönelindi.
Emil Kreaplin psikiyatrinin babasıdır.
Belli bir grup semptomun bir arada bulunması haline semptom demiştir. Şizofreniye
erken bunama demiştir.
Somatogenez: Fizyolojik bakış
açısı. Ruhsal problemlerin veya normalden sapmaların bedenden kaynaklanması
durumuna denir.
Psikogenez: Ruhtan
kaynaklandığını söyler. Katarsis olduğunda felç belirtilerinde azalma
görüyoruz. Demek ki sebep ruhsalın bozulması diyor.
Bugün ne safi psikogenez ne
safi somatogenez. Bedenle ruh iç içedir.
Paradigma: bir şeylere
bakarken takmış olduğumuz gözlükleri, çerçevemizi ifade eder. Bakış açısı. Hepimizin
bir sürü gözlüğü var. O gözlüklerin farkında olup insanlara hizmet etmek
gerekmektedir. herkesin olduğu hali zaten ırkçılığa, kendi gibi olmayanları
daha olumsuz algılamaya yatkındır. Örneğin bir kişi hakkında önceden bir şey duyanla
duymayanı kıyaslarsak, aynı konuşma yapılacak olsa, aynı kişiyi dinlersin, ama
daha önce o kişiyle ilgili söylenen sözün gözlüğünü takar ve öyle
değerlendirirsin.